İlk Türk Filmi 1911 de Manaki Kardeşlerin çektiği Osmanli padişahi Sultan V. Mehmet Reşat'in Manastir ziyareti belgeseli olarak kabul edilir.
Osmanlı Topraklarındaki ilk kayıt yine onlara Manaki kardeşlere aittir.
yıl 1905 manastır civarında bir rum köyü, yün eğiren kadınlar...
Bu görüntüler hem sinemanın gerçek ilklerindendir hemde bölge ve ülke tarihine ait ilk kayıtlarındandır.
MANAKİ KARDEŞLER
Makedon sinemasının öncüleri olan Yanaki (1878-1954) ve Milton (1880-1964) Manaki, Avdela’nın Vlach köyünde doğdular. Manaki Kardeşler birbirinden farklı karakterlere ve mizaçlara sahip olsalar da, yakın işbirliği yaptılar ve birbirlerini hem fotografik hem de sinematografik anlamda tamamlayarak uyumlu bir birliktelik yarattılar. İlk profesyonel aşkları fotoğraftı. 1898 yılında Yanaki bir meslek lisesinde kaligrafi ve çizim öğrettiği Ianina’da bir fotoğraf stüdyosu açtı. Aynı sene, Milton Manaki’de ona katıldı ve kardeşinin stüdyosunda fotoğraf sanatını öğrenmeye başladı. Merakı ve gayretli çalışması sayesinde, Milton kısa sürede fotoğraf ustası oldu.
1904’te Manaki Kardeşler Bitola’ya taşınmaya karar verdiler. Şehir o dönemde Balkanların önemli bir ekonomik, politik ve kültürel merkeziydi. Bir sene sonra Bitola’da meşhur “Sanat Fotoğrafçılığı Atölyesi”ni açtılar. Manaki Kardeşler için diğer önemli yıl Kral 1. Karol tarafından Romanya’nın Sinaia şehrindeki büyük fotoğraf sergisine davet edildikleri 1906’ydı. Sergide fotoğraf kolleksiyonları ile Altın Madalya kazandılar, ve bu başarı onlara Majestleri Kral 1. Karol’un Saray Fotoğrafçıları ünvanını getirdi. 1911 yılında da Osmanlı Sultanı’nın ve 1929 yılında Yugoslavya Kralı Alexander Karadjordjevic’in fotoğrafçısı oldular. Fotoğraf makinesi deneyimi görsel bir hazırlık için mükemmeldi ve onlara film kamerasıyla çalışmak için sağlam bir altyapı kazandırdı. 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçerken, Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı ile çalkalanan Balkanlar’da Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan kanadında yer alan Bitola politik bir merkez olarak büyüyordu. Bitola’da 30 bin Türk askeri bulunuyordu. Burada askeri akademi, okullar, bankalar ve matbaalar vardı. Avrupa etkisinde zengin ailelerin yanı sıra banliyölerde yoksul sınıfın da olduğu bir ticaret merkezi haline gelmişti. Kısaca, Bitola’da yoğun bir şekilde fotoğraf makinesiyle çalışan Manaki Kardeşleri cezbeden ilginç, çekici bir hayat vardı.
Milton Manaki’nin anılarında 1905’te ağabeyi Yanaki’nin Avrupa’daki başkentlere seyahat ettiği yazar. Yanaki Londra’daki Charles Şehir Ticaret Merkezi’nden 300 model numaralı Bioskop film kamerası alır. Camera 300 olarak bilinen bu kamerayla mahalledeki ve ailelerindeki başka kadınlarla gezinen 114 yaşındaki neneleri Despina’yı ölümsüzleştirirler (1905). Bu onların ilk filmi ve Makedon sinematografisinin doğuşudur.
Milton ve Yanaki Bitola’daki ana caddede (Shirok Sokak) bulunan evlerinin balkonundan birçok film çektiler – bunlar Pelister Dağı yamaçlarında geçen hayatın her yönüyle ilgili belgesellerdi. Fotoğraf stüdyosunun ve Camera 300’ün yanı sıra, Manaki Kardeşler filmleri de projekte etmeye başladılar. 1921’de ana caddede tepesi açık yeni sinemaları “Manaki”de ilk filmlerini gösterdiler. Sinema bahçesi Manaki Kardeşleri tatmin etmeyen kısa vadeli bir çözümdü. Sonraları, bir sinema salonu kurdular ve 1 Aralık 1923’te bu sinemada ilk gösterimlerini yaptılar. Bu sinema 1939’da yanana kadar farklı kişilerin elinde başarılı bir şekilde yönetildi.
"Bırakın Çocuk Oynasın"
Yukarıdaki sözleri Sultan V. Mehmet Reşat, resmini çekmek isteyen
Manaki Kardeşleri engellemek isteyen muhafızlarına söylüyordu...
Olay 1911 yılında Makedonya'nın Manastır (Bitolo) kentinde geçmekteydi ve
korumalar Milton Manaki' yi ve acayip kutusunu olay yerinden uzaklaştırmak istemekteydiler... (Bu acayip kutu 1911 yılından günümüze belgeselleri taşımış 300 no'lu Charles Urban marka kameradır).
;
İşte 1910' ların Charles Urban imalatı "The Bioscope" 300 numaralı kamera.
Milton Manaki çekim yaparken sağ eliyle kolu en uygun hızda çeviriyordu.
Sultan Mehmet Reşat' ın Manaki' nin elinde gördüğü acaip kutu buydu.
Milton ve kardeşi Yanaki Balkanlara ilk defa Sinematografi' yi getiren kardeşlerdir. Filmlerinde gündelik hayatı sanatın seviyesine yükseltmeye çalışırlar. Kameralarıyla enteresan olayların ve atraksiyonların peşinde her daim dolaşırlar. Önceden yerel ve etnografik olaylarla (Bitola’daki ana caddede Aziz Cyril ve Metodist Kutlamaları, Dini tatiller, Aziz George Kutlamaları, Şehir Düğünleri, City Cafe’nin açılışı) ilgilenirler. Ardından, tarihi ve büyük olaylara yönelirler: Osmanlı Sultanı V. Mehmet’in Selanik ve Bitola ziyaretleri, Osmanlı ordusunun Bitola’daki geçitleri, Makedonya’daki Jön Türk hareketleri. Alexander Karadjordjevic’in Bitola ziyareti, Osmanlı Ordusu’nun Makedon nüfusuna yaptığı misillemeler.) Manaki Kardeşlerin kendine has özellikleri, gerçeği gerçekçi bir şekilde ele almaları, tarihi gerçeklerin çok iyi seçilmiş ayrıntılarla reprodüksiyonlarını yapmaları, sekansların kompozisyonunda ve sekans dinamiğindeki duyarlılıkları, kamera açıları konusundaki yaratıcı buluşları, olarak özetlenebilir. Ayrıca en büyük başarıları ve saplantıları, kalabalık planlar, uzun süren geçit törenleri, gösteriler ve şenliklerde kitle psikolojisini ve heyecanını yansıtmaktır.
Resmi tarih Fuat Uzkınay'ın 1914 yılında çektiği 'Ayastefonas'taki Rus Abidesinin Yıkılışı' filmini ilk Türk filmi kabul etse de sinema tarihçisi Burçak Evren, Osmanlı tebasından olan Manaki kardeşlerin 1911'de Sutan V. Mehmet'in (Reşat) Bitola (Manastır) ziyaretini belgeleyen filminin, Türk sinemasının ilk filmi olduğunu iddia ediyor.
Ölümünden kısa bir süre önce, Milton tüm fotoğraflarını ve dosyalarını Makedonya Devlet Arşivi’ne verir. Bu kararı sayesinde Manaki Kardeşlerin çok önemli eserleri korunmuştur. Bugün Bitola Arşivinde içlerinden 10,952’si Manaki Kardeşler tarafından basılmış ve gerisi negatiflerden çoğaltılmış 17,854 fotoğraf bulunmaktadır. 1950’de 2000 metreden uzun film malzemesi basılıp çoğaltılmış ve Budapeşte’deki laboratuarda 1955 yılında 35 mm.’ye aktarılmıştır. Bu eserler, bugün Üsküp’teki Makedonya Sinematek’inde korunmaktadırlar.
Manaki Kardeşler arkalarında yaşadıkları ve yarattıkları dönemin Makedonyası’na ait çok zengin bir fotoğraf, film ve önemli tarihi belgesel mirası bırakmışlardır.