Ankara'da bulunan heykeli
Muhsin Ertuğrul Kimdir.?
1892 yılında dünyaya İstanbul'da gözlerini açtı. İlkokulu Tefeyyüz Mektebi’nde okuduktan sonra Topbaşı Rüştiyesi’nde, Mercan İdadisi’nde okudu. Tefeyyüz Mektebi’nde okurken tiyatroya ilgi duydu ve aktör olmaya karar verdi. 1909'da Erenköy'deki Burhanettin Tiyatrosu’nda Arthur Conan Doyle'ın Sherlock Holmes oyununda 'Bob' rolüyle ilk kez sahneye çıktı. Bu toplulukla birçok oyunda rol aldı. Ailesi, sahneye çıkmasına karşı çıktığı için baba evinden ayrıldı ve tiyatro eğitimi için 1911'de Paris'e gitti. Orada Comédie Française ve birçok Rus tiyatro topluluklarının oyunlarını izledi.
1912″de İstanbul’a dönünce yönetmen ve oyuncu olarak çalışmaya başladı. İlk kez Shakespeare’in Hamlet oyununu sahneye koydu ve Hamlet rolünü oynadı . 1913'te Bursa'da Millet Tiyatrosu adıyla İsmail Galip Arcan, Behzad Butak ve Kemal Emin Bara ile kurduğu Yeni Turan Temsil Heyeti’nde çok sayıda yabancı oyunu sahneledi ve bu oyunlarda oynadı. Aynı yıl Şehzadebaşı'nda Ertuğrul Sineması'nı açtı. Burada film gösterileri yanı sıra Karanlık İçinde Buse, Fener Bekçileri gibi oyunlar da sunuldu. Sinemada film öncesi kısa gösteriler sundu.
1913 sonunda karıştığı bir siyasi olay nedeniyle sınırdışı edilince tekrar Fransa’ya gitti. Paris konservatuvarına tüm uğraşmalarına karşın giremedi, ancak oradaki tiyatrolar ve sinema stüdyolarında gözlemler yaptı; Jacques Copeau ve Andre Antoine'ın Odeon Tiyatrosu’ndaki çalışmalarını izledi.
I. Dünya Savaşı yılları
İstanbul’a döndüğünde “Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları” topluluğunu kuran sanatçı, 1914'te Darülbedayi Osmani adıyla kurulan (daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları adını alacak olan kurum) Müzik ve Tiyatro Okulu'nun kuruluş çalışmalarında Reşat Rıdvan Bey ile Andre Antoine'a yardımcı oldu. Aynı yıl açılan sınavla Darülbedayi'ye öğrenci olarak giren sanatçı kısa süre sonra yardımcı öğretmen olarak atandı, 1915 yılında devamlı temsil kadrosuna atandı, çeşitli oyunlarda rol aldı. I. Dünya Savaşı başlayınca Darülbedayi, tiyatro okulu olmaktan çıkıp bir tiyatro topluluğuna dönüşmüştü[1]. Bu sırada kurumdan izin alan Muhsin Ertuğrul Berlin’e gitti, sinema ve tiyatro incelemelerinde bulundu.
Berlin’e ilk gidişinde “Karanlıkta Işık” filminde rol alan Muhsin Ertuğrul, İstanbul’a dönüp Tahsin Nahit’in "Bir Çiçek Iki Böcek" adlı uyarlamasını, H. Kistemaeckers’ten uyarladığı "Uçurum"’u Halit Fahri Ozansoy’un “Baykuş” piyesini sahneledi (1917). Baykuş piyesinde başrolde ihtiyar bir köylüyü oynayan Ertuğrul, henüz 25 yaşındaydı. Kısa bir süre sonra tekrar Berlin’e gitti ve “Brenaien Düşesi” filminde ihtilalcı bir subay rolünü oynadı. Berlin'de kendi adına İstanbul Film adlı bir film şirketi kuran sanatçı, Üstat Film'in de ortağı ve yönetmeni oldu. "Samson", "Kara Lale Bayramı", "Şeytana Tapanlar" adlı filmleri çekti.
1918’de İstanbul’a döndü. Edebi Tiyatro Heyeti adında bir özel topluluk kurdu, Ramazan ayı boyunca temsiller verdiler. Kısa bir süre için Darülbedayi'de yeniden çalıştıysa da oyun seçimindeki anlaşmazlıklar ve yönetimdeki karşıklıklar nedeniyle kurumdan ayrıldı.
Kemal Film
Muhsin Ertuğrul, 1921'de Darülbedayi'ye yönetmen olarak yeniden girdi. Ancak kurumda yönetim kurulunun ve diğer birimlerin sanatçılardan oluşması için girişimlerde bulununca kısa süre sonra arkadaşlarıyla birlikte işten çıkarıldı. Bu sırada sinema ile ilgilendi ve Türkiye'nin ilk özel film şirketi olan Kemal Film'in yerli film yapımına başlaması için yardımcı oldu. 1921-1924 yılları arasında bu şirket adına 6 film çekti. Türkiye'de çektiği ilk film, "İstanbul'da Bir Facia-i Aşk" oldu. Kemal Film için çektiği filmler arasında Kurtuluş Savaşı’nın ilk belgesel filmi kabul edilen “Zafer Yolları” da vardır . Ayrıca Halide Edip Adıvar’ın aynı adı taşıyan romanından uyarladığı “Ateşten Gömlek” (1923), Kurtuluş Savaşı’nı konu alan ilk film olarak sinema tarihine geçti. Bu filmde başrolü oynayan Neyyire Neyir ile evlendi.
Ferah Tiyatrosu
Sanatçı, 1924-1925 tiyatro sezonunda tekrar "Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları" adlı bir topluluk kurdu. Bu toplulukla İstanbul Şehzadebaşı’ndaki Ferah Tiyatrosu’nda çeşitli oyunlar sahneye koydu. Türkiye’de ilk defa öğrenciler için indirimli matineler bu dönemde düzenlendi, tiyatro bilgisi veren ücretsiz broşürler dağıtıldı. Tiyatroda yerli yazarlara, takım oyunculuğuna, işbölümüne önem verilen örnek bir çalışma düzeni gerçekleştirildi. Muhsin Ertuğrul, parasızlık yüzünden 5 ay sonra kapanmak zorunda kalan toplulukla bu süre içinde 23 oyun sahneledi.
Sovyetler Birliği ve Nazım Hikmet
Muhsin Ertuğrul 1925 yılında tiyatrosu kapandıktan sonra Sovyetler Birliği’ne gitti, İstanbul'dan Sovyetler Birliği'ne dönerek Moskova'da tiyatro çalışmalarına başlamış olan Nazım Hikmet'e katıldı. Onun sayesinde sinema dünyasından pek çok kişi ile tanışma ve çalışma fırsatı buldu. "Tamilla"(1925), "Spartaküs" (1926), "Beş Dakika" (1926) filmlerini çekti. Ayrıca Moskova'da bütün tiyatrolara girme izni alarak Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko, Aleksandır Yakovleviç Tayrov, Vsevolod Meyerhold, Ayzenştayn ve Sergey Mihayloviç Tretyakov’la tanıştı; çalışmalarına katıldı.
Darülbedayi'de Sanat Yönetmenliği
1927 Şubat'ında İstanbul’a dönen Muhsin Ertuğrul, Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ’ın önerisiyle Darülbedayi’de sanat yönetmeni oldu. 1949'da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne getirilinceye kadar sürdürdüğü çalışmalarla kuruma bir şehir tiyatrosu kimliği kazandırdı. Sahne çalışmalarını düzen altına alan yönetmenlikler hazırladı ve uygulamaya koydu. 1928’de Darülbedayi sanatçılarıyla başarılı bir Kahire turnesi yaptı.
İpek Film
Muhsin Ertuğrul, 1928'de Türkiye'nin ikinci büyük yapım şirketi olan İpek Film'in kurulmasına öncülük etti. "Ankara Postası" adlı filmin büyük ticari başarı kazanmasının ardından İpek Film'de 1928-1941 arasında yönetmen olarak 20 film çekti. 10 yılı aşkın süre ile ülkenin tek film yapım şirketi olarak kalan şirket, çağdaş teknolojinin kullanımı için kendisine her türlü harcama yetkisini vermişti[3]. Böylece Muhsin Ertuğrul, ilk sesli Türk filmlerini çekti; Mısır-Yunan işbirliğiyle 1931'de çekilen “İstanbul Sokaklarında” ve ertesi sene çektiği “Bir Millet Uyanıyor", ilk sesli Türk filmleri oldu.
Tiyatro Meslek Okulu ve Darülbedayi Çocuk Tiyatrosu
1931'da belediye bağlı bir Tiyatro Meslek Okulu açılmasına öncülük etti. 1933 yılında İstanbul'a çağrılan Viyana Müzik ve Tiyatro Akademisi başkanı Joseph Marx, Belediye Konservautarının öncüsü sayılabilecek bu okulu yeni baştan düzenledi ve Muhsin Ertuğrul bu kurumda dersler verdi.
Muhsin Ertuğrul, Moskova'da çocuk tiyatrosu üstüne incelemeler yaptıktan sonra 1935-1936 sezonunda Istanbul Şehir Tiyatrosu’nda Türkiye’deki ilk düzenli çocuk oyunlarını başlattı. Darülbedayi Çocuk Tiyatrosu ilk oyun olarak Kemal Küçük'ün düzenlediği "Çocuklara İlk Tiyatro Dersi" adlı yapıtı, ikinci oyun olarak yine Kemal Küçük'ün "Gülmeyen Çocuk" adlı oyununu, üçüncü olarak Afif Obay'ın "Fatmacık" adlı oyununu sahneledi
Tiyatro alanında verdiği hizmetler nedeniyle 1932'de Goethe Madalyası ile ödüllendirildi.
1936'da kurulan Ankara Devlet Konservatuvarı’nda tiyatro öğretmeni olarak göreve başladıysa da konservatuvarın kurucusu Carl Ebert ile anlaşmazlığı düşerek 1938'de bu görevden ayrıldı. 1941'de yeniden konservatuvarda ders vermeye başladı. Aynı yıl eşiyle birlikte Perde ve Sahne adlı bir dergi çıkarmaya başlayan Muhsin Ertuğrul, eşini 1943 yılında kaybetti.
Devlet Tiyatrosu'nun Kuruluşu
1947'de kurulmakta olan Devlet Tiyatrosu'nu yönetmek üzere Ankara Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi'nin başına getirilen Muhsin Ertuğrul, artık sinemadan uzaklaşmaya ve tiyatro alanında çalışmalarını yoğunlaştırmaya başladı. Çeşitli aralıklarla Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve İstanbul Şehir Tiyatroları Baş rejisörlüğü görevini sürdürdü.
1947'de Ankara'da Küçük Tiyatro, 1948'de Büyük Tiyatro'yu kurdu. "Bir Komiser Geldi" oyunundaki müfettiş rolüyle oyuncu olarak son kez sahnede görünen sanatçı, 1950’de Büyük Tiyatro’da balo yapılmasına karşı çıkınca Demokrat Parti iktidarının tepkisini çekti ve görevinden istifa etti. Sanatçı o yıl, Handan Ertuğrul ile ikinci evliliğini yaptı.
Devlet Tiyatrosu'ndan istifasının ardından Yapı Kredi Bankası'nın çağrısı üzerine İstanbul'a gitti; Küçük Sahneyi kurup genç sanatçılarla oyunlar yönetti. 1953 yılında Türk sinemasının ilk renkli filmlerinden biri olan “Halıcı Kız”’ı çekti. Büyük başarısızlıkla sonuçlanan bu film, Muhsin Ertuğrul'un son sinema çalışması oldu. 1954'te ikinci kez Devlet tiyatrosu genel müdürlüğüne getirilince Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosu'nu açtı (1955). İzmir ve Bursa'da Devlet Tiyatrosu, Adana'da şehir tiyatrosu açılmasında emeği geçti (1957). 1958'de görevinden alındı; İstanbul Şehir Tiyatrosu'na başyönetmen olarak atandı.
İstanbul Şehir Tiyatrosu Baş Yönetmenliği
Muhsin Ertuğrul, 1958-1966 yıllarında İstanbul Şehir Tiyatrosu'ndaki başyönetmenlik görevini sürdürdü. Bu dönemde çoğu yurt dışında eğitim görmüş yeni kuşak tiyatrocularla yeni bir dönem başlattı; Üsküdar Tiyatrosunu ve Kadıköy Tiyatrosu'nu açtı (1960-61); Rumelihisar temsillerini başlattı; Zeytinburnu Tiyatrosunu açtı (1965). 1964 Türkiye'de ilk kez Brecht’in bir oyununu ve Shakespeare’in 400. doğum yıldönümü nedeniyle beş sahnede beş Shakespeare oyunu sahneletti. Bu çalışmaları nedeniyle bazı eleştirilere hedef oldu[4]. 1966’da İstanbul Belediye Meclisi’nin kararıyla baş rejisörlük kadrosu kaldırıldı. Kamuoyunda, mecliste ve medyada büyük tepkilere yol açan "Muhsin Ertuğrul olayı", Türk tiyatrosuna indirilen bir darbe olarak yorumlandı.
Şehir Tiyatrosu'nda başyönetmenlik kadrosunun kaldırılmasıyla açıkta kalan Muhsin Ertuğrul, Federal Almanya ve Ispanya’daki tiyatro eğitim yöntemlerini incelemeye gitti. 1967’de LCC Tiyatro Okulu'nda sahne dersleri, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde tiyatro eleştirisi dersleri verdi.
23 Aralık - 12 Ocak 1970 arasında 60. sanat yılı büyük programlarla kutlayan Muhsin Ertuğrul'a 23 Ekim 1971’de Kültür Bakanı Talât Halman’ın çabasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir sanatçıya verillen Devlet Kültür Armağanı takdim edildi. 1974 yılında 82 yaşındaki Muhsin Ertuğrul, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliğine atandı. Semt tiyatrosu, öğle tiyatrosu, gezici tiyatro gibi çeşitli uygulamalarla yeni bir tiyatro seferberliği başlattı; Gültepe Tiyatrosu'nu ve Bayrampaşa Tiyatrosunu açtı (1974-75), Deneme Sahnesini kurdurdu. Ne var ki iç çekişmeler üzerine 1976’da görevi bıraktı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazılarını sürdürdü.
Ölümü
Çağdaş Türk tiyatrosunun temelini atan ve geliştiren Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktor payesi verildi. Sanatçı, ünvanını almak ve sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını yitirdi. Cenazesi, İstanbul'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Muhsin Ertuğrul ve eşi Neyyire Neyir'in Zincirlikuyu'daki mezarı
Muhsin Ertuğrul'un günümüzde sinema sektöründe yer alan varisi, Sinan Çetin'in de yeğeni olan yönetmen ve yapımcı Doruk Çetin'dir
Ödülleri
Türk sineması ilk uluslararası ödülünü Muhsin Ertuğrul'un Nazım Hikmet'le birlikte çektiği Leblebici Horhor Ağa adlı filmle kazandı. Film, 2. Venedik Film Festivali'nde Onur Madalyası ile ödüllendirildi.
1931- Goethe Madalyası
1971 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Kültür Armağanı
Oyuncu olarak rol aldığı filmler
Beranien Düşesi - 1918 / Berlin
Istırap / Samson - 1922
Boğaziçi Esrarı: Nur Baba / The Bosphorus Mystery - 1922
Ateşten Gömlek 1923
Kız Kulesinde Bir Facia - 1923
Ankara Postası 1928
Şehvet Kurbanı - 1940
Kıskanç - 1943
Yönetmenliğini yaptığı filmler
Kara Lale Bayramı - 1918
Şeytana Tapanlar - 1918
Samsun - 1919
İstanbul'da Bir Facia-i Aşk - 1922
İstanbul'da Izdırap - 1922
Kahveci Güzeli - 1941
Yapımcılığını üstlendiği filmler
Samsun - 1919
Otoritem boş - 1919
Aysel Bataklı Damın Kızı 1934
Senaryo ve yönetmenliğini yaptığı filmler
Boğaziçi Esrarı - 1922
İstanbul'da Bir Facia-i Aşk - 1922
Kızkulesi Faciasi - 1923
Ateşten Gömlek - 1923
Leblebici Horhor - 1923
Sözde Kızlar - 1924
Ankara Postası - 1928
Kaçakçılar - 1929
İstanbul Sokaklarında - 1931
Bir Millet Uyanıyor - 1932
Leblebici Horhor Ağa - 1933
Aysel Bataklı Damın Kızı - 1934
Bir Kavuk Devrildi - 1939
Evli mi Bekar mı - 1951
Halıcı Kız - 1953